BÜYÜK BABAANNE



BÜYÜK BABAANNE
 
    İki bin yirmi üç yılında tatil için bir otele gidecektik. Akşam her şeyimizi hazırladık. Sabah olup da uyandığımızda annem kahvaltıı hazırlamış bizleri bekliyordu. Kahvaltıyı yaptık ve yanımıza yiyecekleri aldık. Kapıyı heyecanla açtım. Gitmek için sabırsızlanıyordum. 
    Her şey çok güzel giderken babamın cep telefonu çaldı. Arayanın kim olduğunu bilmiyorduk. Babam telefonu kapattı. Bizlere üzgün bir şekilde baktı. Büyük babaannemiz çok hastalanmıştı ve ölmek üzereydi. Büyük babaanne, benim babaannemin annesiydi. Hepimiz onu çok severdik. Bu yüzden yol boyunca ağladık. Eve koşarak girdik. İlk odaya ben girdim. Büyük babaanne bir yatakta yatıyordu ve ayakları beyaz bir çarşafın altından çıkmıştı. Ayak parmaklarından iki ayağı bağlanmıştı. Büyük babaanneyi görünce içim gitti. Yengem halamı görmüş olacak ki bizleri oturma odasına gönderdi. Bizler ise hala ağlıyorduk. Gözyaşlarımız sel olmuştu. 
    Annem bizlerin halini görünce kendi babasının yani dedemlerin evine götürdü. Çok ağlamış ve çok üzülmüştük fakat akşam işler tersine dönmüş ve moralim yerine gelmişti. Çünkü kuzenim de gelmişti. Kendisi başka bir şehirdeydi. Onu görmek bana gerçekten iyi gelmişti.
    Kuzenim Renas ile ikimiz beraber babaannemim evine gittik. Fakat fazla durmadık. 
    O akşam köyde kaldık. Hülya halama bir hafta içinde köyden gitti. Zeynep halam ve Renas köyde kaldılar. Babaannem büyük babaanne ile ilgili anılarını bize anlattı. Kah güldük kah üzüldük. Babaannem ölümden önceki son isteğini söyleyince hepimiz çok üzüldük. Arif dayımın sesini duymak istediğini söylemiş ve Arif dayımı aramışlar, onunla konuşmuşlar ve bir arife gecesi telefonu kapattıktan sonra bayramına kavuşamadan hakkın rahmetine kavuşmuş. 
    Büyük babaanne bizleri çok severdi. Bizler de onu çok severdik. O bir bayramın arife gecesinde öldü. Onu şimdiden çok özledim. 
    
 
 
                                                               ELVİN ÖYKÜ GÜNGÖREN  

 


Yorumlar