SEN NEYMİŞSİN BE KÜÇÜK PRENS!
Geçen sene sınıf olarak okuduğumuz Küçük Prens kitabından sonra bu sene sınıf olarak M harfiyle başlayan öğretmenimiz tarafından Küçük Prens izlenmeye zorladık ve şimdi de bizden eleştiri yazısı istiyor. Madem öyle biz de yapalım bir eleştiri de dünya alem görsün eleştiri nasıl yazılır? Sen neymişsin be Küçük Prens, desin.
Kitabın öyküsüde filmin aksine Küçük Prens'in maceralarını, gittiği gezegenleri, tanıştıkları adamları ve onlarla yaptğı konuşmaları, arkadaşlıkları anlatıyor. Film de ise Küçük Prens'in en son arkadaşı olan pilotun Küçük Prens yaşadığı maceraya odaklanıyor. Ayrılmak zorunda kaldıktan sonra pilot ki kitapla bir gidersek yazar olması gerekiyor, Küçük Prens'i özlediğini ve yaşlansa da büyümemeye çalıştığını görüyoruz. Küçük Prens pilota ayrılırken " Beni özleyince yıldızlara bak orada benim güldüğümü göreceksin." diyerek unutmaması ve umudunu kaymetmemesinin yolunu söylüyor. Pilot bu umuda sımsıkı tutunuyor. Çölden kurtulduktan sonra Küçük Prens'i bulmak istiyor. Ne yaparsa yapsın, bulamıyor. Ama aramaktan vazgeçmiyor. Uçağın çok eski olması ve uçağı gibi kendisinin yaşlı olması sebebiyle uçamıyordu. Ölmeden önce Küçük Prens'le olan anılarını paylaşmak istiyordu.
Pilot'un yan evine bir kız ve annesi taşınıyor. Kız çocuk olamayan bir çocuk. Annesi de çocuklarının yaşamını çizen doğru olanı yaptığını sanan bir kadın. Tekdüze bir hayata sıkışmışlar ve iş ve ders çalışmak dışında hayatlarında keyif yok. Dedim ki aynı bizim çocukluğumuz.
Kıza pilot Küçük Prens'i anlatıyor ve annesinin çalış baskısından bunalan çocuk kendini kurtaracak şeyin kaçmak olduğuna inanıyor. Adam bunlar olurken hastaneye kaldırılıyor. Çocuk, çocukluğunu yitirmeyen bu adama bir baba, bir arkadaş sevgisiyle bağlanıp peşinden bisiklet sürüyor. Son kez belki umutları yeşerir diye uçağı çalıştırıp Küçük Prens'i bulmaya gidiyor. Küçük Prens'i kendi yıldızında değilde büyük bir şehrin göbeğinde baca temizlerken buluyor. Hayata tutunmaya çalışan Küçük Prens geçmişini unuttuğu için büyüdüğü görülüyor. Sonra çocuğun Küçük Prens'i Küçük Prens olduğunu ikna ederken yaşadıklarını görüyoruz. Neyse gerisini izleyin en iyisi.
Kitabı okumuş biri olarak filmi izlerken Küçük Prens'in büyümüş olması çocuk gibi beni de şaşırttı. Çocuk da benim gibi mi düşündü, bilmiyorum ama çok saçma gelmişti. Gezegenleri dolaşırken yıldızları sayan adamın gezegine gittiğinde bu yıldızların ne kadar olduğunu sürekli sayan birinin varlığı saçma gelmişti Küçük Prens'e kitapta. Ona göre "Sayılar, nesnelerin gerçek değerini göstermez." ve "Yıldızlar, hepimiz için farklı anlamlara gelebilir." en basitinden "Yıldızlar, hayallerimizi ve umutlarımızı temsil eder.". Burada yıldızlar paranın yerini almıştır. Para güçtür ve iş adamı yetişkinleri bu güçle kendisine bağlamıştır. Küçük Prens de öykünün dışına çıkmış ve büyümüştü. Büyüyen her insan gibi çalışması gerektiğine kendisini inandırmıştı. Çocukla tanıştıktan sonra "Çalışmam gerek, iş adamı kaytardığımı düşünmemeli." gibi cümleler kurmuştu. Çocuk süpürgeyi düşürünce çocuğa kızmıştı. İşte ben buna gıcık olmuştum. Çünkü sürekli eleştirip beni dinlemiyorsunuz, dediği adamlar gibi olmuştu. Bu durum bana ilk başta çok saçma gelmişti. Dedim ya Küçük Prens'in büyümesini giç böyle hayal etmemiştim.
Filmin havası genel olarak eğlenceli ve güzeldi. Fakat bir ayraç da kızın annesine açmam gerekiyor. Ona da izlerken gıcık olmuştum. Çünkü kızının iyiliğini isterken onun bir okul için çok sıkması çok saçmaydı. Mesela ben çok ama çok başarılı olsam çocukluğumu yaşayamadığım için üzülürdüm. Sonuçta dünyaya bir kere geliyor ve bir kez çocuk olabiliyoruz. Kızın annesi çok gerçekçiydi. Çünkü şu anda genelm olarak bütüna aileler baskı yapıyor. Mesela benim ailem sınavların düşük gelsin okuldan alırım, dedi. Belki de alırlar ikinci dönem.
Bir de yıldızları sayıp elektrik üreten adam var. "İşe yaramayan her şey işe yarayan bir şeye dönüştürülmelidir." fikri üzerinde büyümüş. Yıldızlar, oyuncaklar yani zevk için yapılacak her şey işe yaramaz. Çocuk da işe yaramıyor. Hızla büyümeli. Pilotun uçağını da bu saçma düşünce için parçalayacaktı.
Filmin bazı sahneleri kurgu gibiydi. Gerçi bu bir animasyon. Ama bazı sahneleri insanı etkileyen bir gerçeklikten esinlenilmiş gibiydi. Uçağı kızın uçurması bana saçma geldi. Ben düz yolda zor yürüyorum. Gerçi bir an bana çocuğun hayallerine sığınıp orada bulması mı acaba, dedirtti. Çünkü Prens'i astreoid'e götürdükten sonraki dönüşle ilgili bir an yok. Gerçekmiş, yalanmış diye değilde zevk alarak izlememiz gerekiyor sanırım. Çünkü filmler ve kitaplar gerçeği bile işlese kurgudur bir yandan.
Kısacası filmi izlerken okurken gibi zevk aldım. İzlemenizi tevsiye ederim.
CEYDANUR ASLAN

Yorumlar
Yorum Gönder