BİSİKLETLE ÖZGÜRLÜĞE İLK ADIM

 



BİSİKLETLE ÖZGÜRLÜĞE İLK ADIM


    Geçen yıl, hayatımın en unutulmaz deneyimlerinden birini yaşadım. O günün sabahı hava tertemizdi; hafif bir rüzgâr yapraklara dokunuyor, güneş yavaş yavaş kendini gösteriyordu. İçimde tarif edemediğim bir heyecan vardı çünkü o gün iki tekerlekli bir bisiklete ilk kez binmeyi deneyecektim. Küçükken hep başkalarının sürdüğünü izler, “Acaba ben de yapabilir miyim?” diye düşünürdüm. İşte o merak, yerini büyük bir cesarete bırakmıştı.

    Babam bisikletin arkasında durdu, iki eliyle beni bırakıverecekmiş gibi tutuyor ama aynı zamanda düşmeyeceğimden emin olmamı sağlıyordu. Pedallara yavaşça bastım, bisiklet hafifçe sallandı. Kalbim hızlandı, nefesim hızlandı… Ama babamın sesi kulağıma geldi:

    “Korkma, ben buradayım.”

    İçim biraz daha rahatladı, rüzgâr yanaklarımı hafifçe okşuyordu. Birkaç metre gittikten sonra arkamdan ses gelmediğini fark ettim. “Babam hâlâ tutuyor mu?” diye düşünürken arkamı çevirdim ve… babam çok geride, bana gururla bakıyordu. Meğer beni çoktan bırakmış!

    Bir anlığına korku içimi kapladı, bisiklet hafifçe sağa sola yalpaladı. Ama sonra içimde bir ses yükseldi:

    “Devam et! Yapıyorsun!”

    İşte o an gerçekten sürmeye başladım. Pedalların ritmi, rüzgârın sesi, özgürlüğün o tarifsiz duygusu… İlk defa kendi başıma iki teker üzerinde duruyordum. Bisikletten indiğimde mutlulukla koşup aileme sarıldım. “Ben sürdüm!” diyor, heyecandan nefes nefese anlatıyordum olan biteni.

    Ertesi gün ve ondan sonraki günlerde, bisiklet sürmeye devam ettim. Küçük bisikletim bana artık yetmez olmuştu; yeni, daha büyük bir bisiklete geçtim. Okulumuzun bahçesinde daireler çiziyor, hızlanıyor, yavaşlıyor, kendi küçük yarışlarımı yapıyordum. Her sürüşte kendimi biraz daha özgür hissediyordum.

    Bir gün okuldan çıkıp eve dönerken yolun başındaki o koca rampaya geldik. O rampa benim için küçük bir dağ gibiydi. Ona baktıkça içimi hafif bir korku kapladı. “Acaba çıkar mıyım?” diye düşündüm. Sonra derin bir nefes aldım, pedallara güçlüce bastım. Bacaklarım yanıyordu, kalbim daha hızlı atıyordu ama durmadım. Sonunda tepeye ulaştığımda nefes nefese kalmıştım ama yüzümde kocaman bir gülümseme vardı. O an başarmanın nasıl bir his olduğunu tam anlamıyla anladım.

    Bisiklet benim için sadece bir araç değildi; özgüvenimdi, cesaretimdi, hayallerimdi. O ilk günkü korkum, yerini büyük bir mutluluğa bıraktı.

    Artık bisiklet sürmek benim için bir alışkanlık değil, bir yaşam sevinci olmuştu. Yolun nereye gittiği hiç önemli değildi; önemli olan pedalları çevirmeye devam etmekti.

    Ve ben hâlâ o ilk günkü heyecanı içimde taşıyorum…


   ÖYKÜ FİLİZ



Yorumlar