O SABAHIN GERÇEĞİ

 



O SABAHIN GERÇEĞİ


Bir sabah uyandığımda, evin içinde bir telaş vardı. Babam, her zamankinden daha aceleci adımlarla hazırlanıyordu. Meğer tarlaya gidecekmiş. Ben de hemen kahvaltımı edip hazırlanarak peşine takıldım. Tarlaya vardığımızda fark ettik ki traktörün anahtarı yok. Bir anda abim bana dönüp onu benim kaybettiğimi söyledi. Haksız suçlaması içimi burksa da, anahtar çok geçmeden toprağın üzerinde bulununca gerçek ortaya çıktı. Babam da abime bu iftiradan dolayı kızdı.


Akşam olurken hava yavaş yavaş karardı. Eve döndük, yemeğimizi yedikten sonra balkona çıktım. Camı açtım, gökyüzüne baktım. Satürn, karanlığın içinde küçücük ama büyüleyici bir ışık gibi duruyordu. Saat hayli geç olmuştu, herkes uykuya çekildi.


Ertesi sabah kahvaltı masasında televizyon açıktı. Piyango çekilişi olacağını duyduk. Babam katılmak istedi, fakat annem karşı çıktı. Annem istemeyince babam da katılmaktan vazgeçti.


Gün ilerledi, çekiliş yapıldı. Kazanan kişinin, iki yıl önce de piyangoyu kazandığı ortaya çıktı. Bu durum herkesi şaşırtmıştı. Aradan birkaç gün geçince daha da ilginç bir haber geldi: Çekilişin torpille kazanıldığı ortaya çıkmıştı! Piyangoya katılan insanlar teker teker sorguya çağrılıyor, hatta 1–2 kişi hapis bile alıyordu.


Babam bu haberleri görünce rahat bir nefes aldı. Çünkü katılmamış olmasının ne kadar doğru bir karar olduğunu anlamıştı. O günden sonra babam televizyondaki hiçbir çekilişe, oyuna veya “şans” vaadiyle yapılan hiçbir programa inanmadı, asla katılmadı.


Ve ben de o gün, hem haksız suçlamanın, hem gerçeklerin, hem de dürüstlüğün ne kadar önemli olduğunu bir kez daha öğrenmiş oldum.


Yorumlar