AZİZ SANCAR’IN AZMİ

 



AZİZ SANCAR’IN AZMİ

    Aziz Sancar, 14 yaşında, çalışkan ama biraz çekingen bir çocuktu. Bir gün sınıfta otururken Türkçe öğretmeni Ayşe Hoca içeri girdi ve derse başladı. Aziz konuyu anlamamıştı ama sormaya da utanıyordu.

    Dersin sonunda Ayşe Hoca sınıfa dönerek:
    “Yarın Türkçe sınavı yapacağım çocuklar.” dedi.

    Bu söz Aziz’in içini bir korku kaplamıştı. Okul çıkışı doğruca köydeki büyük iğde ağacının altına gitti. Ağacın dibine oturdu, ellerini dizlerine koydu ve kendi kendine mırıldandı:
    “Ne yapacağım ben şimdi?”

    Çantasından bir kitap çıkarıp çalışmaya başladı ama farkında olmadan matematik kitabını almıştı.

    Ertesi gün sınav saati geldi. Aziz’in kalbi yerinden çıkacak gibiydi. Sınavı bitirdiğinde içinden umutla şunları geçirdi:
    “Belki de sanırım iyi yaptım…”

    Ders bitti, ama Ayşe Hoca:
    “Notları bir sonraki derste okuyacağım.” dedi.

    Aziz’in heyecanı daha da arttı. Tenefüste sürekli gidip geldi, derin nefesler aldı. Zil çalınca herkes sınıfa girdi. Ayşe Hoca sınav kağıtlarını eline aldı.

    Fatma, 100.”
    “Elif, 90.”

    Öğretmen bütün sınıfın notunu okudu ama Aziz’in adını söylemedi.

    Dayanamayan Aziz elini kaldırdı:
    “Hocam… Benim notumu okumadınız.”

    Ayşe Hoca hafifçe iç çekti:
    “Aziz… Sen düşük aldın.”    

    Aziz’in yüzü kızardı.
    “Kaç aldım hocam?”

    Öğretmen:
    “20 aldın, oğlum.” dedi üzülerek.

    Aziz o gün eve çözülmüş bir ruh hâliyle döndü.
    Annesi kapıda karşıladı:
    “Aziz, günün nasıl geçti?”

    Aziz mahcup bir ifadeyle:
    “Anne… Çok kötü geçti. Türkçe sınavı yerine yanlışlıkla matematiğe çalışmışım.” dedi.

    Annesi hüzünle:
    “Peki kaç aldın?” diye sordu.

    Aziz başını eğdi:
    “20 aldım anne…”

    Annesinin üzüldüğünü görünce içinde bir şey kıpırdadı.
    O gece kendisine güçlü bir söz verdi:

    Bir daha asla böyle olmayacak. Her gün Türkçe çalışacağım.”

    Haftalar boyunca azimle çalıştı. Yeni sınav günü geldiğinde Aziz ne korkuyordu ne    heyecanlanıyordu. Çünkü bu kez hazırlıklıydı.    

    Sınavdan sonra Ayşe Hoca yine notları okumaya başladı:
    “Fatma 100.”
    “Elif 90.”

    Derken sıra Aziz'e geldi. Ayşe Hoca gülümseyerek sınıfa dönüp yüksek sesle:
    “Aziz… 100!” dedi.

    Aziz’in gözleri sevinçten parladı.

    Koşa koşa eve gidip annesine sarılarak müjdeyi verdi.
    Annesi mutluluktan onu bağrına bastı.

    Aziz o gün bir şeyi çok iyi anladı:

    Azim, emekten doğar; başarı ise inanmaktan.

    Ve verdiği sözü tuttu.

HATİCE YILMAZ

Yorumlar